Vakanüvis, Yunanistan’daki toplumsal kültür, inanç ve antik Yunan’ı kaleme aldı.
Yunanlılar… Şu acayip komşularımız
Vakanüvis
Belirli aralıklarla niza çıkartan bir “komşumuz” var: Yunanistan. Üstelik bu durum, hangi siyasal kanattan olursa olsun işbaşına gelen derhal her partiden hükümet döneminde pek değişmiyor da. Dolayısıyla ortaya çıkan bu tabloda “Yunan halkı”nın da oranı bulunduğunu düşünmekte bir beis yok. O süre Yunanlılara, Yunanistan’daki toplumsal kültüre, inançlara, antik Yunan ve katı Ortodoksluktan tevarüs edilmiş kimi garip itikatlara birazcık yakından bakmaya çalışalım.
Sorulunca, “folklorik güzellik” diyorlar
Doğaldır ki, derhal her kültürün kendine özgü, başka toplumlara en iyimser tabirle “değişik” gelen inançları olabiliyor. Bu mevzuda Yunanistan da oldukca değişik değil. Yunan kültürü içinde de nesiller boyu aktarılan birçok değişik inanç içeriyor. Bunların bir çok, Yunan tarihinin çeşitli aşamalarından bugünün Yunanistan’ına sirayet etmiş halk inanışları.
Bilhassa yeni nesiller, muhtemelen tuhaflığını izah etmede zorlanacakları için toplumsal kültürdeki kimi inançlara aslen inanmadıklarını savunup, “Bunlar bir tek folklorik güzellikler” deseler de Yunanistan’ın halk kültüründe hem de yaygın bir şekilde oldukca sayıda değişik davranış yer almaya devam ediyor.
– Afedersiniz – tükürmeyi “uğur” sayıyorlar
Yunan toplumsal kültüründe “tükürme”nin oldukca hususi bir yeri bulunuyor. Yunanlıların inanışına bakılırsa, “tükürmek insanı kötülüklerden koruyor.” Tam olarak hangi devirlerden geldiği bilinmese de bu garip davranış ülkede oldukca yaygın. Çoğu zaman üç kez yapılıyor. Üç kez olması, gerek antik dinlerde gerekse de Hıristiyanlıkta yer edinen “Baba, Oğul ve Mukaddes Ruh” eksenli teslis inancından kaynaklanıyor. (Türk toplumundaki “nazarı” engellediğine inanılan “Tu tu tu Maşaallah” söylemi de muhtemelen toplumlar arası kültürel etkileşimin bir sonucu varlığını sürdürüyor)
Yunanistan’da yaşlılar değil fakat orta yaş ve gençler kimi rahatsız edici durumlarla karşılaşmamak için devamlı tüküremeseler bile en azından o hareket yapılırken çıkan sesi öykünmek ediyorlar. Yeni evli çiftler de nikâh sonrası kilise çıkışında bu tatsız durumdan kendilerini fazla koruyamıyorlar. Elbet en talihsiz olanlar ise yeni doğan bebekler. Yunan halkının kahir ekseriyeti, kötülükten koruduğuna inanılmış olduğu için bebeklere bol miktarda tükürüyor. Sefere çıkan balıkçılar da sahilden ayrılırken ağlara doğru gene bu hareketi yapıyorlar.
Yolda bir papaz görürlerse “sarımsak” diye fısıldıyorlar
Yunanlıların ezici çoğunluğu Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebine bağlı. İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi de Yunanistan’daki kiliseler de, hassaten manastırlar da toplumda oldukca saygı gören dinî kurumlar. Organik olarak Yunan papazlar da bu saygıdan büyük hisse alıyorlar.
Ne var ki, kimi seyahat blogerlerinin aktardıklarına bakılırsa, rahiplere hepimiz saygı gösterse de yolda bir Yunan papazıyla karşılaşan averaj bir Yunanlı derhal yönünü değiştiriyor. Zira Yunanlıların bir çok, “bir papazın önüne geçmenin uğursuzluk getireceğine” inanıyor. Eğer her şeye karşın bu karşı karşıya gelme kaçınılmazsa o süre da papazın yanından geçerken yavaşça “skorda” (sarımsak) diye fısıldanması öneriliyor. Ayrıca, hanım turistlerin manastırların bir bölümünün bulunmuş olduğu Athos Dağı’nı ziyaret etmeleri yasak. Hanım turistler sadece denizden tekneyle dağa bakabiliyorlar.
Evlerin girişine dikilen kaktüsler “fena ruhları” kovuyor
Yunanistan’daki garip bir öteki inanış da kaktüslerle ilgili. Yunan toplumundaki yaygın inanca bakılırsa, “evin girişine kaktüs dikilirse o evdekiler fena ruhlardan korunuyor.” “Dikenli Kapıcı” kaktüsün dikenleri fena ruhların eve girmesine engel oluyor. Ayrıca, bir süs bitkisinden kök ya da dal almakla ilgili inanca bakılırsa de bunun gizlice yapılması gerekiyor. Evsahibinin görmediği bir sırada filiz alınıyor, bu oldukca mümkün değilse o süre da bitkinin sahibi, filiz kopartılırken gözlerini kapatıyor. Servi ağacının altında uyumanın, insanoğlunun beyninin çalınmasıyla sonuçlanabileceği de bir başka Yunan halk inanışı.
Evlerle ilgili bir öteki garip davranış ise ayakkabı ve terliklere ilişkin olanı. Buna bakılırsa, uğursuzluk getirmemesi için ayakkabıların yan, terliklerin de ters konulmaması gerekiyor. Yunanlılar ek olarak; bir evin bahçe kapısı, bina kapısı benzer biçimde birden fazla kapısı var ise devamlı, eve girdikleri kapıdan çıkmaları gerektiğine inanıyorlar. Eğer bu şekilde yapmazlarsa başlarına fena bir şey geleceğini düşünüyorlar. Ayrıca; uzun süre Osmanlı hâkimiyetinde kalma, dolayısıyla İslam’a dair davranış kalıplarına tanık olma kaynaklı mıdır kim bilir fakat Yunanlıların büyük bir kısmı bir yere, bilhassa de eve sağ adımla girilmesinin insanı uğursuzluktan koruduğuna inanıyor.
Komşun gece ekmek isterse sakın verme, yoksa fakirleşirsin
Yunanlıların birbirileriyle olan komşuluk ilişkileri genel anlamda iyi olsa da bunun bir istisnası var ise o da gece ödünç ekmek istenmesi. Bu şekilde bir durumda komşu komşuya ekmek vermiyor, veremiyor. Bunun sebebi ise eğer ekmek verilirse ekmeği veren kişinin yakın bir zamanda fakirleşeceğine inanılması. Komşunun ekmek talebini tümden reddetmemek için bulunan umar ise verilen ekmekten bir parça koparıp ekmek dolabına geri koymak. Bazı bölgelerde ekmeğin yanında tuz ve yumurta için de aynı tavır sergilenmekte.
Yarasa kemiklerinin uğuru!
Ana kara Yunanistan’dan ziyade Yunan adalarında yaygın olan bir inanış ise yarasa kemikleri üstüne. Adalarda yarasa kemikleri uğurlu kabul ediliyor. Dahası, bu şansın devamlı olması için yarasa ceplerde ve keselerde taşınıyor. Gene seyyah anlatılarına inanılacak olursa Yunan adalarının kırsal kesimlerinde yarasa kemiklerinin çiğnenmesinin şansı daha da artırdığı inancı mevcut.
Yunan halk inanışları içinde kuşlarla ilgili bir başka davranış ise kargalara yönelik. Birçok Yunan, bir karga görmüş olduğu yada duyduğunda derhal, “Sto kalo, sto kalo, kala nea tha mou ferris” diyor. Bu cümle, “İyiye git, iyiye git ve bana müjdeli haberler getir” anlamına geliyor. Bu inancın kökeninde; eski Yunan mitolojisinde karganın okültün (gizemcilik / gizlicilik) simgelerinden birisi oluşu, karanlığı, geceyi temsil edişi, bunların da fena alamet, talihsizlik ve ölüm anlamlarına geldiğine yönelik pagan inanışın yatmış olduğu sanılıyor.
Hapşırmak gıybetin delili!
Hapşırmaya Yunan halk folklorunda verilen anlam da oldukça garip. Buna bakılırsa, Yunanlılar, biri hapşırdığında, bir başkasının onun hakkında dedikodu yaptığına inanıyor. İnanış bu şekilde de kalmıyor. Hapşıran şahıs, hakkında konuşanın kim bulunduğunu öğrenmek için tarafındaki birinden üç haneli bir sayı söylemesini istiyor. Bu sayıların toplamı da “ipucu veriyor.” Sözgelişi, söylenen sayılar “1,2,3” ise bunların toplamı “6” oluyor. Böylece hapşıranın hakkında konuşan kişinin adının, alfabenin altıncı harfiyle başladığına inanılıyor.
– “Yunanistan’da Hâlâ İnanılan Acayip Batıl İnançlar”, 21 Aralık 2016, greekerthanthegreeks.com
– Chrissy, “Yunan Hurafeleri”, 13 Nisan 2021, greecetravelideas.com
– Melissa Douglas, “Yunanistan Hakkında 118 Gerçek”, 1 Haziran 2022, highheelsandabackpack.com
– Gabi Ancarola, “Yunanistan’daki Batıl İnançlar”, Blog Yazarı, Greek Raporter