Son dakika: Cumhurbaşkanlığı Kabine toplantısı bitti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde meydana getirilen toplantı 2 saat 50 dakika sürdü. Ziraat ve Orman Bakanlığı görevine getirilen Vahit Kirişci de ilk kez Kabine toplantısına katıldı.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Kabine Toplantısı’nın arkasından millete seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasına, 4 Mart’ta kabineye katılan Ziraat ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’ye “Hoş geldiniz.” diyerek başladı.
BEKİR PAKDEMİRLİ MESAJI
Kirişci’nin, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesindeki bilimsel nitelikli kariyerinin yanı sıra milletvekilliği ve Ziraat Komisyonu Başkanlığı yaptığını, pek fazlaca sivil cemiyet kuruluşunda etken görevler üstlendiğini belirten Erdoğan, “Bölgemizdeki ve dünyadaki gelişmelerin ziraat ve besin sektörünün stratejik önemini daha da artırdığı bir dönemde Vahit hocamızın bu alanda ülkemizin, çiftçilerimizin, ormancılarımızın vizyonunu genişletecek faaliyetlere imza atacağına inanıyorum.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ziraat ve Orman Bakanlığı görevinden affını isteyen Bekir Pakdemirli’ye bundan sonraki hayatında başarılar dileyerek, “Bekir kardeşimizin birikiminden ve enerjisinden değişik alanlarda istifade etmeyi normal olarak sürdüreceğiz. Yaşamın her alanında olduğu şeklinde kabinedeki görevler de bir bayrak yarışıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sağlamış olduğu süratli ve etkin karar alma imkanları yardımıyla yaptığımız 8 değişiklikle kabinemizi devamlı dinamik tutacak adımları attık.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin 1960 darbesinden sonrasında kısa süreli tek parti iktidarları hariç neredeyse kesintisiz bir halde yaşamış olduğu en büyük probleminin siyasal istikrarsızlık ve güvensizlik bulunduğunu söyleyen Erdoğan, bu sıkıntının koalisyonlar ve erken seçimler sebebiyle Türkiye’nin orta ve uzun vadeli programlar yapabilmesine ve büyük projeleri hayata geçirebilmesine olanak vermediğini beyan etti.
Bu tabloya bir de darbe, muhtıra ve vesayet şeklinde demokrasi dışı unsurların eklendiğini belirten Erdoğan, “Türkiye’nin yönetim değişikliği ihtiyacı öyleki aniden ortaya çıkmış değil, işte bu uzun ve yüksek bedelli deneyimler sonunda varılmış bir karardır. Milletimizin desteğiyle hayata geçirdiğimiz yeni yönetim sisteminin enerjisini ve avantajlarını bilhassa kriz dönemlerinde fazlaca daha iyi görebiliyoruz. Ülkemiz, güneyinde, kuzeyinde ve doğusunda yaşanmış olan çatışmalardan, batısında devam eden gerilimlerden zarar görmeden yoluna devam edebilmesini büyük seviyede yeni yönetim sistemimizin sağlamış olduğu imkanlara borçludur. Küresel ekonomik sarsıntıların, sıhhat krizinin, güvenlik risklerinin ve daha nice yıkıcı tehdidin yalnız üstesinden gelmekle kalmadık bu süreçleri ülkemiz için yeni fırsatlara dönüştürecek adımları da attık.” değerlendirmesinde bulunmuş oldu.
Cumhuriyet tarihinin en büyük demokrasi ve kalkınma hamlesi olan 2023 hedeflerine kararlılıkla ilerlediklerini belirten Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bununla kalmıyor, bölgemizde uzunca bir süredir vicdanları kanatan haksızlıklara karşı sergilediğimiz etken ve dirençli tutumla belirleyici küresel güç konumumuzu dost düşman her insana kabul ettiriyoruz. Geldiğimiz noktada artık krizlerin, çatışmaların, gerilimlerin zirve yapmış olduğu dönemlerde dahi insani ve siyasal ilişkileri kesintiye uğratmadan tüm taraflarla konuşabilmeyi, çalışabilmeyi başarabilen ülkelerden birisiyiz. Eskiden Türkiye olarak kendi topraklarındaki vatandaşlarının can ve mal emniyetini sağlamakta zorlanıyorduk. Bugün ülkemizin adı, bayrağı, gölgesi sınırlarımız haricinde bile güvenin, huzurun, umudun sembolü haline geldi. Eskiden Türkiye olarak kendi yurttaşlarımızın gereksinimlerini karşılamakta, işinin, aşının, ekmeğinin sürekliliğini sağlamakta sorun çekiyorduk. Dünyada işler yolunda giderken içerideki yönetim beceriksizlikleri sebebiyle aniden milyonlarca insanoğlunun işi olmayan kalmış olduğu, yüz binlerce esnafın kepenk kapattığı, her insanın yarınından ümit kestiği, ihmal etmeyin, kara günler yaşadık. Bugün ise ülkemizi en sert küresel çalkantılardan minimum kayıpla çıkarttığımız, gelişmiş devletlerin bile çaresiz kalmış olduğu krizleri başarıyla yönettiğimiz, dünyanın yükselen değerlerini temsil ettiğimiz bir yerde duruyoruz.”
Tüm bu tarz şeyleri, son 10 senedir maruz kaldıkları vesayet oyunlarına, toplumsal kaos çıkarma denemelerine, terör saldırılarına, darbe girişimlerine, siyasal ve ekonomik tuzaklara karşın başardıklarına işaret eden Erdoğan, “Eğer bu muhataralı dönemde ülke kuvvetli bir hükümetle, kuvvetli bir yönetim sistemiyle yönetim edilmeseydi, şu demek oluyor ki eski devrin kırılgan siyasal ikliminde aynı sıkıntılarla karşılaşsaydık, Tanrı göstermesin hangi felaketlere uğrayacağımızın takdirini milletimize bırakıyorum.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu şekilde devam etti:
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşı çıkanlar bunca zamandır ortaya kayda kıymet bir alternatif koyamadılar. Tek söyledikleri her şeyi eskiye döndürecekleridir. Hatırlarsanız geçtiğimiz yıl yeni anayasa tartışması açmış ve muhalefetten kendi anayasa tekliflerini beklediğimizi söylemiştik. Aradan geçen bunca zamana karşın ortaya tek bir anayasa metni teklifinin konamadığını üzüntüyle gördük. Yönetim sistemi değişikliğine dair alternatif diye ortaya koydukları bir metin var, o da aslına bakarsan kendilerine ilişik değildir. Yurt haricinde hazırlanmış bir raporu sanki kendi çalışmalarıymış şeklinde kamuoyunun önüne çıkartanların ülkenin ve milletin hiçbir meselesi mevzusunda düşünce çilesi çekmedikleri, çalışmadıkları açıkça ortadadır. Üstelik bu işten geriye akıllarda kalan tek şey, içinde aslına bakarsan dişe dokunur herhangi bir unsur olmayan, dışarıdan ithal sistem teklifi değil, masadaki yer, koridordaki sıra kavgasıdır. Bizim aslına bakarsan hayata geçirdiğimiz yada hazırlıklarını seneler, aylar öncesinden açıkladığımız işleri kendi fikirleriymiş şeklinde söyleyerek içine düştükleri komik duruma değinmeye gerek bile duymuyorum. Yeni yönetim sistemimizin 2018’den 2023’e kadarki ilk dönem uygulaması hemen sonra yapılacak iyileştirmelere veri sağlayacak, ışık tutacak, rehberlik edecektir.”
Dünyanın hiçbir yerinde anayasaların da yasaların da yönetim sistemlerinin de durağan olmadığını dile getiren Erdoğan, bunların, tam tersine değişen şartlara gore devamlı geliştirilen dinamik süreçler bulunduğunu altını çizdi.
Erdoğan, “Bölgemizin ve ülkemizin içinden geçmiş olduğu şu zamanı devrin neticelerini da göz önünde bulundurarak 2023 seçimleri sonrası milletimizle beraber bu muhasebeyi meydana getirecek, daha iyiye, daha güzele, daha mükemmele hep beraber yol yürümeyi sürdüreceğiz.” dedi.
ÇAVUŞOĞLU, RUSYA VE UKRAYNA’YA GİDECEK
Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada giderek artan gücünün, cazibesinin ve öneminin en somut tezahürlerinden birinin geçen hafta meydana getirilen Antalya Dış ilişkiler Forumu bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl ikincisi meydana gelen ve üç gün devam eden foruma, dünyanın dört bir tarafındaki 75 ayrı ülkeden 17 devlet-hükümet başkanı, bakan ve 39 internasyonal teşkilat temsilcisinin katıldığını söyledi.
“Diplomasiyi Tekrardan Kurgulamak” temasıyla forum süresince 3 liderler oturumu, 27 açık oturum, 4 söyleşi, 3 yuvarlak masa toplantısı, 3 yan etkinlikle taraflar içinde 200 civarında görüşme gerçekleştirildiğini hatırlatan Erdoğan, Antalya Dış ilişkiler Forumunun en fazlaca ses getiren bölümünün Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarının, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile beraber yaptıkları toplantı bulunduğunu söylemiş oldu.
Toplantının, uzunca bir sürenin arkasından Rusya ve Ukrayna içinde meydana getirilen en üst düzey temas bulunduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar somut bir neticeyle sonuçlanmamış olsa da dış ilişkiler ve diyalog kapılarını açması bakımından fazlaca önemliydi. Dışişleri Bakanımızı bugün Rusya’ya gönderiyorum. Yarın Moskova’da temaslarda bulunacak. Perşembe günü de Ukrayna’ya geçecek. Kendisi her iki tarafla da yapacağı görüşmelerle ateşkesin ve barışın sağlanması yolundaki gayretlerimizi sürdürecektir.” ifadelerini kullandı.
Açılış konuşmasını yapmış olduğu Antalya Dış ilişkiler Forumu kapsamında 2 gün süresince Antalya’da fazlaca mühim temaslarda bulunduklarını hatırlatan Erdoğan, şu şekilde devam etti:
“Cuma günü Arnavutluk Başbakanı Sayın Edi Rama, NATO Genel Sekreteri Sayın Stoltenberg, Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Nazarbayev, Slovenya Cumhurbaşkanı Sayın Pahor ile bir araya geldik. Cumartesi günü ise Bosna Hersek Başkanlık Konseyi üyeleri Sayın Caferoviç ve Dodik, Bulgaristan Başbakanı Sayın Petkov, Gine Bissau Cumhurbaşkanı Sayın Embalo, Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı Sayın Barzani, Nijer Cumhurbaşkanı Sayın Bazoum, Sierra Leone Cumhurbaşkanı Bio, Liberya Cumhurbaşkanı Sayın Weah ile görüşmelerimiz oldu.
Antalya Dış ilişkiler Forumunun, gerek katılımcı profili gerek orada verilen mesajlar gerek ülkemizin bölgesel ve küresel gelişmeler karşısındaki tutumunu göstermesi bakımından eleştiri bir platform olduğuna inanıyorum. Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu başta olmak suretiyle forumun düzenlenmesinde alın teri döken her insana şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.”
“TÜRKİYE DİPLOMASİDE MERKEZ ÜLKE KONUMUNU GÜÇLENDİRMEKTEDİR”
Geçen hafta gerçekleştirdiği dış ilişkiler trafiğine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öteki taraftan çarşamba günü İsrail Cumhurbaşkanı Sayın Herzog’u resmi ziyaret, perşembe günü Azerbaycan Cumhurbaşkanı kardeşim Sayın Aliyev’i emek harcama ziyareti vesilesiyle Ankara’da ağırladık. Aynı günün akşamı Sayın Biden ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Pazar günü İstanbul’da Yunanistan Başbakanı Sayın Miçotakis ile ülkelerimiz arasındaki sorunların çözümüne katkı sağlayacağına inandığım, verimli bir emek harcama yemeği gerçekleştirdik.” dedi.
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’ün göreve ulaştıktan sonra, Türkiye’ye ilk resmi ziyareti vesilesiyle Ankara’da bulunduğunu anımsatan Erdoğan, “İkili görüşmemizin arkasından bir de akşam geniş katılımlı bir emek harcama yemeğini gerçekleştirdik. İnşallah yarın Polonya Cumhurbaşkanı Duda ile buluşacağız ve kendisini burada konuk edeceğiz. Görüldüğü şeklinde Türkiye bir taraftan dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefiyle yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla kanalıyla gelişme stratejisini kararlılıkla uygularken, öteki taraftan da diplomaside merkez ülke konumunu güçlendirmektedir.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu şekilde devam etti:
“Ukrayna krizi şu gerçeği hepimize bir kez daha hatırlatmıştır. Türkiye’nin, siyasal, ekonomik, askeri alanlarda kuvvetli olması, kendi kendine yeterliliğinin ötesinde dostlarına ve kardeşlerine destek verecek konuma gelmesi bir tercih değil, mecburiyettir. Uzunca bir zamandır yaşadığımız sayısız tecrübeyle biliyoruz ki gereksinim duyduğumuzda eğer kendi işimizi kendimiz göremiyorsak, kendi gereksinimlerimizi kendimiz karşılayamıyorsak, kendi planlarımızı kendimiz yapmış olup uygulayamıyorsak bizlere kimseden yarar yoktur.
Kalbi ve duası bizimle olan dostlarımızın ve kardeşlerimizin vermiş oldukları tinsel destek normal olarak önemlidir fakat fiilen kendi göbeğimizi kendimiz kesmemiz gerektiği de bir hakikattir. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız yaratı ve hizmet altyapısı, müdafa endüstri başta olmak suretiyle stratejik alanlarda haiz olduğumuz üretim ve teknoloji gücü geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.”
“MİLLETİMİZ GÖRÜYOR, TAKDİR EDİYOR”
Temel altyapılar mevzusunda artık kayda kıymet hiçbir eksiğin kalmadığını vurgulayan Erdoğan, 18 Mart Cuma günü açılışını yapacakları 1915 Çanakkale Köprüsü’nün bu yaratı ve hizmet zincirinin altın halkalarından biri olacağını belirtti.
Yatırım tutarı 2,5 milyar avro olan bu projenin teknik özellikleri ve bölgenin ulaşımına sağlayacağı katkı ile Türkiye adına iftihar verici bir yaratı bulunduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çanakkale Savaşımızın ve şehitlerimizin hatıralarını yansıtan nice sembollere haiz bu eseri de öteki pek fazlaca projemiz şeklinde ‘yap, işlet, devret’ modeliyle hayata geçirdik.” dedi.
Dünyanın dört bir yanından bu modeli incelemek ve kendilerine uyarlamak için Türkiye’ye gelenler bulunduğunu söyleyen Erdoğan, “Gerçi vatanımızda bu modelin ne anlama geldiğini, Türkiye’nin kalkınmasına, büyümesine, gelişmesine iyi mi katkı yaptığını hala anlayamayanlar da var. Hamdolsun milletimiz ortaya çıkan eserlerden ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı görüyor, biliyor, takdir ediyor. Cuma günü köprünün açılış programında ‘yap, işlet, devret’ modeliyle ülkemize kazandırdığımız eserlerin şu şekilde derli toplu bir değerlendirmesini yaparak duymak isteyen kulakların, görmek isteyen gözlerin huzuruna getireceğiz.” ifadelerini kullandı.
Müdafa sanayiinde senelerce ortaya çıkan ürünlerle, yürütülen projelerle, gösterilen gayretlerle dalga geçenlerle, meydana getirilen işleri engellemek için her yola başvuranlarla savaşım ettiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Sakarya’daki Tank Paleti Fabrikası üstünden kendi ülkesine, kendi ordusuna, kendi müdafa sanayiine etmedik hakareti bırakmayanları unutmadık. Bugün her insanın ardında koştuğu insansız hava araçlarımızla ilgili emekleri küçümsemek, itibarsızlaştırmak, gömmek için uğraşanların aslına bakarsak çapsız politika değil, açıkca ülkeye ve vatana ihanet ardında olduklarını artık daha iyi anlıyoruz. Gerçi aynı kesimlerin geçmişte Nuri Killigil, Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş, Şakir Zümre şeklinde isimlere yaptıklarını hatırladıkça bu kanaatimiz daha da perçinleşiyor.
Kendi uçağımızı, kendi silahımızı, kendi mühimmatımızı, kendi motorumuzu, kendi otomobilimizi, kendi yazılımlarımızı geliştirmemizi engellemiş olan zihniyetin, bir kez daha ülkemize aynı kötülüğü yapmasına müsaade etmeyeceğiz. Diplomatik ve siyasal gücün gerisindeki ekonomik ve askeri dayanağı göremeyecek kadar yaşamdan, gerçeklerden, dünyadan bihaber bu habis anlayışı tarihin tozlu raflarına kaldırana kadar mücadelemiz bitmeyecektir.”
Erdoğan, Türkiye’nin, bölgesinde ve dünyada genişleyen tesir alanının insanların günlük yaşamı ve refahı üstündeki pozitif neticelerini almaya başladıkça ülkeye kazandırdıkları geniş vizyonun öneminin daha iyi anlaşılacağını belirtti.
“Irak’tan Suriye’ye, Libya’dan Doğu Akdeniz’e, Ege’den Balkanlar’a, Karadeniz’den Kafkaslar’a, Afrika’dan Cenup ABD’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada Türkiye’nin yükselen yıldızı konuşulurken bizim de kendimizi buna gore hazırlamamız gerekiyor.” diyen Erdoğan, kendi potansiyelinin, gücünün, imkanlarının, önündeki fırsatların bilincinde olmayan bir ülkenin büyük hedeflere doğru yol yürümeyi sürdüremeyeceğini altını çizdi.
Erdoğan, “Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yılı olan 2023, öteki pek fazlaca hususla beraber işte bu hakikatin de tüm boyutlarıyla enine boyuna konuşulmasına, tartışılmasına vesile teşkil edecektir. Bu mevzuda her kesimden, bilhassa de dünyayı takip eden gençlerimizden katkı bekliyoruz. Gelin, kazanımlarıyla ve fırsatlarıyla 2023’ü tarihimizin en şanlı yapraklarından biri haline hep beraber getirelim.” diye konuştu.
“SAĞLIKÇILARA UZUN SÜREDİR BEKLEDİKLERİ MÜJDELERİ VERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim ve sağlığın daima olduğu şeklinde bugün de önceliklerinin en başlangıcında yer aldığını altını çizdi.
14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir araya geldikleri sıhhat çalışanlarıyla hem hasbihal ettiklerini hem de kendilerine uzun süredir bekledikleri müjdeleri verdiklerini dile getiren Erdoğan, sıhhat çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçilmesi ve özlük haklarının geliştirilmesi başta olmak suretiyle verdikleri müjdelerin, bu meslek mensuplarına hayırlı olmasını diledi.
OKULLAŞMA ORANLARI
Eğitim mevzusunda atılacak adımlara da değinen Erdoğan, şu şekilde konuştu:
“Eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarını yüzde 90’ların üstüne çıkardık. Eğitime katılan talebe sayısında devasa artış sağlarken, sınıf başına talebe sayısını ve öğretmen başına talebe sayısını da devraldığımızdan fazlaca daha iyi noktaya getirdik. Şimdi sıra, okul öncesi eğitimin yaygınlaşmasına geldi. Okullaşma oranını, 3-5 yaş aralığında da OECD averajına yaklaştırmak için 2022 senesinde 3 bin yeni anaokulunu ve 40 bin yeni ana sınıfını hizmete almayı hedefliyoruz.
Kısa sürede 93 yeni anaokulu ve 7 bin 500 yeni ana sınıfını açtık. 5 yaş grubundaki okullaşma oranını yüzde 78’den yüzde 90’a çıkardık. Bugüne dek 216 anaokulunun ihalesini tamamladık. 2 bin 133 anaokulunu ise yatırım programına aldık. İnşallah yıl sonuna kadar, 3 bin anaokulunun tamamını yapacağız. Burada da aslan payını, 1000 anaokuluyla İstanbul’a veriyoruz. Böylece okul öncesinden yükseköğretime kadar fırsat eşitliğinde mühim bir aşamayı daha geçmiş olacağız.”
“ÖZEL EĞİTİM ALAN ÖZEL ÇOCUKLARIMIZI DA UNUTMADIK”
Hususi eğitim alan hususi evlatları da unutmadıklarını belirten Erdoğan, daha evvel yalnız 28 ilde 52 hususi eğitim anaokulu bulunurken, bu sayıyı 81 ilde 135 anaokuluna ulaştırdıklarını söylemiş oldu.
Hususi eğitim anaokulu olmayan hiçbir ilin kalmadığını vurgulayan Erdoğan, “Bu yıl sonuna kadar, 165 yeni hususi eğitim anaokulunu yaparak bu sayıyı da altı kat çoğaltmak suretiyle 300’e yükselteceğiz.” dedi.
ÇİFTÇİLERE MÜJDELER
Çiftçilere sulama, enerji ve kredi mevzusunda iki mühim müjdelerinin bulunduğunu dile getiren Erdoğan, şu şekilde konuştu:
“İlk olarak ülkemiz tarımını suyla bereketlendirerek daha üst seviyelere çıkarmak için barajı ve göleti tamamlanmış tarımsal alanlardaki sulama tesislerini hızla bitirerek ulusal ekonomiye kazandıracağız. Böylece 830 bin hektar alanın daha çağıl sistemlerle sulanmasını temin ederek, üreticilerimize senelik ortalama 41 milyar lira gelir artışı sağlayacağız. Bununla neyi söylemek isterim? Bilhassa açık sistemden kapalı sisteme hızlıca geçeceğiz. Ağırlıklı birçok yerde barajlarımız enerji bağlantılı olsa da buralarda yapacağımız yeni projelendirmelerle sulama sistemlerine de geçmenin adımlarını atacağız.”
Çiftçilere verecekleri ikinci müjdenin ise “tarımsal sulamada kullanacakları enerjiyi daha uygun maliyetlerle temin etmelerine yönelik” bulunduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin toplam kurulu gücünün yüzde 53’ü hidroelektrik, rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle şeklinde yenilenebilir kaynaklardan oluşmaktadır. Bilhassa ülkemizin ciddi potansiyele haiz olduğu güneşten elektik üretimine yönelik fazlaca büyük yatırımlar yaptık, yapmayı sürdürüyoruz. Bugün hangi şehrimize giderseniz gidin, geçtiğiniz yolların çevresinde güneş enerjisi tarlalarını, çatı üstü sistemlerini görürsünüz.
Küresel enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar sebebiyle elektrik maliyetlerinde yaşanmış olan artışların çiftçilerimizi, sulama birliklerimizi, kooperatiflerimizi zorladığını biliyoruz. Her ne kadar elektrikte KDV indirimiyle çiftçilerimizin maliyetlerinde bir parça azalma sağladıysak da soruna daha kökten çözümler bulmamız icap ettiğinin farkındayız. Güneşten elektrik enerjisi üreten tesislere aslına bakarsan ciddi bir destek veriyoruz. Şimdi bu desteği çiftçilerimize yönelik olarak daha da artıyoruz. Sağlayacağımız finansman kolaylıklarıyla sulama faaliyetlerinde güneşten elde edilmiş elektriğin payını hızla artırmayı planlıyoruz. Böylece ziraat alanlarındaki sulama imkanları genişlediği için üretim artarken, azalan elektrik maliyetleri sebebiyle çiftçilerimizin gelirleri de artacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüketicilerin kendi elektrik gereksinimlerini karşılayacak tesisleri kurabilmelerini kolaylaştırmak için belediyeler, endüstri tesisleri ve tarımsal sulama abonelerinin, sözleşme güçlerinin iki katına kadar lisanssız üretim tesisi kurabilmelerine olanak sağladıklarını belirtti.
Meskenler için de vergi istisnasına doğal olarak kurulu güç rakamını 10 kilovatsaatten 25 kilovatsaate çıkardıklarını ifade eden Erdoğan, “Gayemiz her alanda enerji maliyetlerini düşürecek çalışmaların önünü açmaktır. Bu adımlar bununla birlikte Paris İklim Anlaşması kapsamında hayata geçirmemiz ihtiyaç duyulan yapısal değişimlere katkı sağlayacak, enerji arz güvenliğimizi de güçlendirecektir.” değerlendirmesinde bulunmuş oldu.
Çiftçilere yönelik üçüncü müjdeyi de açıklayan Erdoğan, “Gömü faiz destekli kredilerin üst limitini yükseltiyoruz. Böylece çiftçilerimizin finansmana erişimini de kolaylaştırıyoruz.” diye konuştu.
Erdoğan, Gömü ve Maliye Bakanlığı başta olmak suretiyle tüm kurumların bu süreçleri yakından takip ederek neticelendireceğini belirtti ve “Sulama, enerji ve kredi mevzusunda attığımız bu adımların çiftçilerimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.” dedi.
“HAYAT PAHALILIĞI KARŞISINDA PEK ÇOK TEDBİRİ HAYATA GEÇİRDİK”
Ülkedeki her kesimin işini kolaylaştırmaya, refahını artırmaya, geleceğini güvence altına almaya yönelik emekleri kesintisiz sürdürdüklerini özetleyen Erdoğan, şu şekilde devam etti:
“Bu vesileyle milletimden bir çok yalan yanlış bilgilere dayalı söylentilerle paniğe kapılmamasını, devletine güvenmesini, ülkesinin gücünden güvenli olmasını, tüm vaktini ve enerjisini çalışmaya, üretmeye hasretmesini isterim. Yaşam pahalılığı karşısında her bir insanımızı korumak için bugüne dek ücret artışlarından toplumsal desteklere ve vergi indirimlerine kadar pek fazlaca tedbiri hayata geçirdik, geçiriyoruz. Bilhassa fiyatlaması küresel düzeyde meydana getirilen petrol, naturel gaz, besin sektörünün kullandığı kimi malzemeler şeklinde ürünlerindeki artışların insanımıza minimum düzeyde yansıtılması için her türlü gayreti gösteriyoruz.”
Erdoğan, gelişmiş ülke vatandaşlarının dahi İkinci Dünya Savaşı’ndan beri görmedikleri, bilmedikleri, alışkın olmadıkları fiyat artışları, enflasyon ve ürün kıtlığıyla karşı karşıya oldukları bir dönemde Türkiye’nin gene pozitif yönde bunlardan ayrıştığının altını çizerek, şu ifadeleri kullandı:
“Sıkıntıların normal olarak farkındayız fakat aslolan odaklanmamız, bakmamız, yönelmemiz ihtiyaç duyulan yerin ülkemizin önünde duran fırsatlar olduğuna yürekten inanıyoruz. Kontrolü bizim elimizde olmayan sebeplerden kaynaklı olumsuzlukları bir kenara bırakacak olursak, Türkiye’nin bir asırdır mücadelesini verdiği gelişmişlik, kalkınmışlık, refah seviyesinin tam kıyısında bulunuyoruz. Pek fazlaca ülkenin hemen hemen yeni yeni yöneldiği istihdamı koruma ve geliştirme temelli politikaları biz 5 senedir kesintisiz uyguluyoruz.”
Fiyatlardaki dengesizlikler sebebiyle yaşanmış olan sorunların geçici bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söylemiş oldu:
“Takip ettiğimiz yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla kanalıyla ülkemizi büyütme politikasının bizi adım adım hedeflerimize yaklaştırdığına yürekten inanıyorum. Sabredeceğiz, çalışacağız, üreteceğiz, savaşım edeceğiz, geri adım atmayacağız. Hep ileriye, daha ileriye gideceğiz ve inşallah zafere ulaşacağız. ‘Men sabera zafera’ diyerek bir kez daha hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, kalınca sağlıcakla.”
ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ
rn
","author":{"@type":"Person","name":"editor","url":"https://www.habergonder.com/author/editor/"},"articleSection":["Siyaset"],"image":{"@type":"ImageObject","url":"https://www.habergonder.com/wp-content/uploads/2022/03/14010709-700x400.jpg","width":700,"height":400},"publisher":{"@type":"Organization","name":"","url":"https://www.habergonder.com","logo":{"@type":"ImageObject","url":""},"sameAs":["https://www.facebook.com/jegtheme/","https://twitter.com/jegtheme","#","#"]}}